Amsterdam - Hollanda
İlk yurtdışı gezim Amsterdam...İş için gittiğim bu şehirde boş 1 günüm vardı. Hava durumu ve bugüne kadarki tüm izlenimlerim Amsterdam'da puslu, kapalı, kasvetli bir hava olacağı yönündeydi...Gitmeden araştırdım, ne yapılır, neresi gezilir diye...İlk karşılaştığım kelimeler müze, kanal turu, bisiklet kiralayarak gezmekti...Hava kapalı olacakmış ben de bol bol müze gezerim diye düşündüm pek haz etmesem de...Şemsiyem, kıyafetlerim ve planım hazırdı yağmura :)
Shipol Havalanına yaklaştığımızda ışıl ışıl parlayan güneş karşıladı, yaşasııın yağmur yoktu :) Havaalanında pasaport kontrolünden geçip bir an önce otele eşyaları bırakıp gezmek istiyordum bu güzel havada...Ne mümkün...Daha havaalanında takıldı planlarım. Bir ton soru ile karşılaştım. "Neden geldin? Ne zaman gideceksin? Hangi firma için geldin? Toplantı nerde olacak? Senin görevin ne? Biletin var mı? Otel rezervasyonun var mı?...vs. Hiç beklemediğim için ilk birkaç soruyu tutuk cevapladım. Sonuçta karşımdaki polisti...İkna olmadı yanıtlarımdan, köşedeki polis ofisine aldılar beni. Aynı ve bir çok değişik sorudan sonra oteli aramaya karar verdiler. Ben bu arada tüm planlar buraya kadarmış, şimdi Türkiye'ye geri gönderecekler beni herhalde diye düşünürken otelden ve şirketten aldıkları yanıt sonunda beni içeri buyur ettiler...Sonunda geçtim :) Bana ders olsun, davet mektubunu ne olursa olsun yanımdan ayırmayacağım...
Elimde Havaalanının ve otelin krokisi olduğu halde otel servislerinin olduğu yeri buldum. Yarım saat sonra servis geldi otele yolculuk başladı ve kısa sürdü. 15 dk mesafede Hyatt Place Hotel. Otele yerleşip hemen hazırlandım. Çıktım. Lobide kalabalık vardı, merkeze en kolay nasıl ulaşırım diye kapıda servis görevlisine sordum. En kolay yolu servisle havaalanına gitmek oradan da trenle merkeze geçmekmiş...Günlük 2 geçişlik bilet almak en ekonomik olanıymış. Aynen öyle yaptım. Şimdi tren de kalabalıktır diye düşünüyordum Türkiye'yi baz alarak. Ama Amsterdam'ın bisiklet gerçeğini unutmuşum...Tren gayet rahat ve boştu...Merkeze geldiğimde çok görkemli bir binadan kanalın kenarına çıktım...
Kanal turundan çok bahsedildiğini duymuştum gitmeden önce ama bu kadar çabuk karşıma çıkacağını bilmiyordum. Hemen karşımda kanal turu yapan botlar vardı. Tüm kanal boyu tur yapıp yine aldığı yere bırakıyorlarmış. Tamam dedim hemen bir bilet aldım. Bilet 8 euro. Geçtim kuruldum tekneye. Basık ve uzun teknelerdi bunlar. Kanal boyu alçak köprülerden dolayı sanırım böyle dizayn edilmiş hepsi.
Kanal turundan manzaralar;
Tekneler kanalda olması gerektiği yerde sergileniyor.
Çok ünlü bir mimarın ünlü bir eseriymiş bu yapı fakat ben tarihi yapılarda daha fazla mimari gördüm...
Eski bir gemi. Restore edilmiş ve sergileniyor.
Kanalda bir çin restoranı...
Tarihi bir kilise
Yine tarihi bir saat kulesi
Kanal üzerinde bu tarz bir çok tarihi köprü mevcut.
Bu fotoğrafta sağda gördüğünüz gibi yapılar mevcut kanal üstünde. Normal ev gibi kullanılıyormuş. Elektrik, su herşeyi mevcutmuş. Maalesef su yükseliyor mu yükselince bu yapılara ne oluyor bir fikrim yok...
Kanal boyunca tüm binalar güzel bir mimariye sahip...Ben bir tek bu binanın detayını yakından yakalayabildim.
Burası da çanta ve cüzdan müzesi...
Bu fotoğrafta binaların dar yapısını görebilirsiniz. En üstte binaların dar olmasından dolayı daha kolay eşya taşınmasını sağlayan kaldıraç sistemi için aparatları görebilirsiniz. Yani eşyalar bina dışından, camdan evlere taşınıyor.
Kanal turu sonunda ben :)
Tur sonrası ne yapacağımı bilmeden dolaşırken baktım herkes tek ve büyük bir caddeye doğru gidiyor. Kalabalığın arkasına takıldım. Bu cadde İstanbul Taksim'deki İstiklal Caddesi benzeri bir yer. Hediyelik eşya satan dükkanlar, cafeler, tarihi binalar yer alıyor ve cadde boyunca da tramvay gidiyor...Bu caddede dolaşırken hiç yabancılık çekmedim :)
Caddeden fotoğraflar...
Dam Meydanı - Meydanın batı ucunda bulunan neo klasik bir yapı tarzı olan Amsterdam Kraliyet Sarayı
Dam Meydanı - Madame Tussaid Müzesi
Her yerde bisiklet trafiği var...
Özel yapılmış bisiklet garajları
Özel yapılmış bisiklet garajları
Ünlü Anne Frank müzesi de Amsterdam'da yer almaktadır. 2. Dünya Savaşı sonrası Almanyadaki soykırımdan kaçan Frank ailesinin kaçıp saklandığı ve Anne Frank'ın o döneme ait günlüklerinin bulunduğu ev, sonradan müze haline getirilmiştir. Ben akşam saati oradaydım kapalıydı, fakat yerli halktan duyduğum kadarıyla günün her saati ziyaret için uzun kuyruklar olurmuş biletinizi önceden almanızda fayda varmış...
Rijk Müzesi Girişi ve Bahçesi...Amsterdam'ın en ihtişamlı müzelerinden biri...Kısıtlı zamanda tüm müzeyi gezmek mümkün olmadı fakat gezdiğim kadarıyla size de yansıtayım...
Dünyanın en eski kütüphanelerinden biri bu müzede yer almaktadır. Nasıl bir kitap kokusu var, nasıl bir kitap okuma şevki yaratıyor anlatamam..
Müzedeki resim ve diğer eserlerden örnekler...
Müzenin çıkış kapısından binanın bir kısmını çekebildim...
Evet...Amsterdam'a dair söyleyebileceklerim bu kadar...Bir başka yurtdışı gezimi anlatmayı dört gözle bekliyorum :)
Yorumlar
Yorum Gönder